Изучаем турецкий язык с нуля!
Тексты для чтения


Anneler yalan söyler mi?

Demirle Nilay pencereden dışarı bakıyorlardı. Demir:
— İşte, diye içini çekti! Sabiha teyzelere de televizyon geldi.
Nilay ayaklarının ucunda yükselerek dışarıya doğru sarktı:
— Gerçekmiş demek,.. Geçen gün, Sabiha teyzenin kızı Özden, «Babam bize televizyon alacak.» demişti.
— Ne güzel, babamız bize de alsa ne iyi olur, dedi Demir.
İkisi de henüz okula başlamamışlardı... Demir beş buçuk yaşındaydı. Kardeşi Nilay ise ondan bir yaş küçüktü. Iki kardeşin büyük bir tutkuları vardı: Televizyon. Oturdukları kasabaya ilk kez o yıl, alıcı düzeni kurulmuştu. Herkes evine televizyon alıyordu. Mahalledeki antenler günden güne çoğalıyordu. Çocuklar, konu komşudan özeniyor, kendilerine televizyon alması için babalarına yalvarıyorlardı.
Baba:
— Durun bakalım. Sabırlı olun, diyor başka bir şey söylemiyordu.
O akşam, baba eve gelir gelmez, Demir paltosunu aldı. Nilay terliklerini getirdi. Sonra hemen ilginç haberi verdiler.
Demir:
— Sabiha teyzelere de televizyon geldi, dedi.
Nilay, babasının kucağına tırmanarak önce yüzünü bir kez öptü. Sonra:
— Bize ne zaman televizyon alacaksın babacığım? Ne zaman, ne zaman? diye nazlanarak üsteledi.
Baba sevgiyle onun saçlarını okşadı:
— Çok yakında yavrum, çok yakında... Demir coşkuyla babasının bacaklarına sarıldı.
— Gerçekten alacak mısın baba?
— Elbette, dedi baba. Aylardır bunun için para biriktiriyorum, bugün param tamamlandı. Büyük bir televizyon ısmarladım. Çocuklar sevinçle birbirlerine sarıldılar.
Gerçekten televizyon bir hafta sonra geldi. Çocuklar sevinçten uçuyorlardı. İlk görüntü ortaya çıkınca, coşku içinde ellerini çırparak hoplayıp zıpladılar. Sonra birer iskemle çekip televizyonun önüne oturdular.
Baba:
— Bu şekilde gözleriniz bozulur, dediyse de dinlemediler.
Anne iskemleleri zorla geriye çekti. Fakat çocuklar kısa bir süre sonra yine öne kaydılar.
Anne:
— Niçin söz dinlemiyorsunuz? Televizyona bu denli yakından bakılmaz, diyoruz size. Tehlikeli olduğunu söylüyoruz anlamıyor musunuz? diye çıkıştı. İki kardeş annelerinin uyarısına da kulak asmadılar. Sadece omuz silktiler. Anne onların bu davranışlarına öfkelendi.
— Bir gün televizyondaki adamlardan biri dışarı çıkıp, kulaklarınızı çekerse şaşmayın, dedi...
Baba, anneye göz kırparak söze karıştı:
— Bu kutunun içinde adamlar mı var?
— Elbette, dedi; hepsi de burada kutunun içindeler. Duyduğuma göre söz dinlemeyen çocukları cezalandırmak için arada bir arka kapağı açıp dışarıya çıkıyorlarmış.
Çocuklar, annemiz yalan söylemez, diye düşünüp iyiden iyiye inandılar. Korkuyla hemen iskemlelerini geriye çektiler. Televizyonu uzaktan izlemeye başladılar.
Aradan bir hafta geçti. Bir sabah anne alış verişe gitti. Çocuklar günlerden beri kurdukları düşü gerçekleştirmek için hemen işe koyuldular. Demir, mutfaktaki çekmeceden tornavidayı getirdi. Televizyonun arkasına geçtiler. Kapaği açmak için orasını burasını kurcalamaya başladılar. Demir telaş içindeydi. Elleri titreyerek vidalardarı üçünü söktü. Nilay ikide bir:
— Olur mu ağabey? diye soruyordu. Demir:
— Evet, evet, diyordu. Az kaldı. Şu vidalan da çıkarırsam tamam.
— Miki, Red Kid, Tenten ve köpeği... hepsi televizyonun içinde mi?
— Elbette, diyordu Demir. Fakat Nilay kuşkuluydu.
— Onlarla birlikte televizyonda konuşan amcalar, teyzeler de ortaya çıkarsa ne yaparız?
Demir:
— Çıksınlar, dedi, onlar iyi insanlar. Bize kötülük yapmazlar.
— Televizyonun arka kapağını açtığımızı annemize, babamıza söylerlerse ne yaparız?
Demir ter içinde kalmıştı:
— Söylemezler, söylemezler, diyerek kardeşini susturdu. Vidalan döndürmeye girişti. Birden kapak, gevşeyen vidalardan kurtulup aşağıya doğru kaydı.
Demir’le Nilay korku ve merak içinde hemen televizyonun içine baktılar. Fakat... Hiç kimse yoktu orada. Sadece arapsaçi gibi birbirine dolanmış yüzlerce renkli tel vardı.
İki kardeş bir süre gördüklerine inamadılar. Belki Miki çıkar diye umutla beklediler.
Sonra Demir:
— Yok, dedi. Bu kutunun içinde hiç kimse yok. Nilay ağlamaklı olmuştu. Dudağını sarkıtıp:
— Ama dün gece hepsi de televizyonun içindeydiler, şimdi nereye gittiler? diye homurdandı.
Demir kapağı yerine takmaya çabalıyordu.
— Bilmem, dedi. Hiçbir şey anlamadım bu işten. Üstelik kapağı takmak sökmekten daha zor.
Tam o sırada anne eve dönmüş, merdivenlerden yukarıya çıkıyordu. Odaya girip de televizyonun sökülmüş olduğunu görünce, öfkeyle çocukların üstüne atıldı. Bir yandan da:
— Kim açtı bu kapağı? diye bağırıyordu. Demir’le Nilay korkudan titreyerek birbirlerine baktılar. Sonra Demir gücünü toplayıp annesini yanıtladı.
— Televizyonun içindeki adamlar dışarıya çıkmak için açmışlardır anneciğim...

Словарь к тексту

alıcı - приёмник
cezalandırmak - наказать, оштрафовать
çabalamak - прилагать усилия, стараться, силиться
çekmece - выдвижной ящик
çıkışmak - делать выговор, бранить
çocukların üstüne atılmak - обвинять детей, возводить обвинение на детей, ругать
çoğalmak - увеличиваться
davranış - поведение
denli - до, настолько, так (о мере и степени)
dışarıya sarkmak - свешиваться наружу
düzen - порядок, устройство
el çırpmak - хлопать в ладоши
gerçekleştirmek - осуществить
gevşemek - ослабевать, разболтаться
girişmek - (д.п.) приниматься за что-либо, браться за что-либо
göz kırpmak - моргать, мигать
gücünü toplamak - собирать силы
homurdanmak - ворчать, бормотать
ısmarlamak - заказывать
içini çekmek - тяжело вздыхать, ахать
iskemle - табуретка, скамья
işi koymak - приниматься за работу
kapak - крышка
koplamak - бежать вприпрыжку
korku - страх
kötülük yapmak - делать зло, причинять зло
kulak (ını) çekmek - драть за уши
kulak asmamak - не обращать внимания, не придавать значения
kurcalamak - ковырять
kurulmak - основаться, создаваться
kuşkulu - недоверчивый, подозрительный
mahalle - квартал
nazlanmak - кокетничать, капризничать
omuz silkmek - пожимать плечами
özenmek - (исх) уподоблять, подражать
para biriktirmek - собирать, копить деньги
pencereden bakmak - смотреть из окна
sabır - терпение
sarılmak - обнимать
sarkıtmak - опускать, свешивать
şaşmak - (д.п.) удивляться
sökmek - отделять, отрывать, распарывать
şekil - образ, форма
takmak - нацеплять, прицеплять, привешивать
tehlikeli - опасно
tel - провод
telâş - беспокойство
terlik - тапочки, домашние туфли
tırmanmak - карабкаться, влезать
tornavida - отвертка
tutku - страстное, непреодолимое желание
uyartı - предостережение, предупреждение
üstelemek - повторять, настаивать, проявлять настойчивость
vida - винт, болт, шуруп
yanıtlamak - отвечать, давать ответ
yüzlerce - сотни
zıplamak - прыгать
zorla - с трудом

Вопросы к тексту

  1. Nilay ve Demir’in tutkuları neydi?
  2. Baba uzun zamandır ne için para biriktiriyordu?
  3. Çocuklar nasıl bir şekilde televizyon izliyordu?
  4. Anne niçin çocukların davranışlarına öfkelendi?
  5. Anne çocuklara ne söyledi?
  6. Neden çocuklar anneye inandılar?
  7. Çocuklar kurdukları düşü gerçekleştirmek için ne yapmaya karar verdi?
  8. Çocuklar televizyonun arka kapağını açınca neler gördü?
  9. Çocuklar hangi umutla kapağı açmaya çalışıyorlardı?