Изучаем турецкий язык с нуля!
Тексты для чтения


İpek’in doğumgünü

İpek kıskanç bir çocuktu. Okulların kapandığı gün, ablası Petek koşarak eve geldi.
— Sınıfımı geçtim. Hem de pekiyi ile geçtim! Diyerek coşkuyla annesinin ve kardeşinin boynuna sarıldı. Annesenin sevinçten gözleri doldu. Petek’i bağrına basıp içtenlikle öptu öptu... İpek, annesiyle ablasının arasından sıyrılıp, odanın bir köşesine çekildi. Tırnaklarını kemirmeye başladı. Bir yandan da, karneyi görünce babam da çok sevinecek, ablamı kucaklayıp öpecek. Beni kimse sevmiyor. Bu evde en çok ablam seviliyor, diye derin derin iç çekiyordu. Oysa annesi babası, kızlarının ikisini de çok seviyor, aralarında hiçbir ayırım yapmıyorlardı.
İpek altı yaşındaydı. Okula o yıl başlayacaktı. Ablası dördüncü sınıfa geçmişti. Petek, İpek’in tersine, iyi yürekli, çalışkan, güler yüzlüydü. Üstelik kardeşini çok severdi.
Bir gün Petek arkadaşına gitmişti. İpek evde yalnızdı. Pencerenin önüne dikilmişti. Gözünü yoldan ayırmıyor, sabırsızlıkla alış verişe giden annesinin dönmesini bekliyordu. Annesini elinde paketlerle görünce, sevinçle kapıya koştu:
— Neler aldın anneciğim?
Annesi paketleri sofradaki masanın ustune bırakıp derin bir «oh!» çekti, Bu sırada İpek, merakla paketlere bakıyordu. Gözü, güzel bir torbaya takıldı. Uzanıp hemen açmaya yeltendi.
Annesi:
— Ona dokunma İpek, diye atıldı. Torbayı elinden aldı. Yalak odasına götürüp giysi dolabına sakladı.
İpek annesine kırılmıştı. Hemen oturma odasına döndü. Bir köşeye çekilip yine tırnaklarını kemirmeye başladı. Besbelli yine ablama bir şey alındı, diye aklından geçirirken içi kapkaranlık kesildi. Yüreği daraldı. Gözlerine yaşlar doldu...
Akşam yemeğinden sonra, eve birkaç konuk geldi. Annesiyle babası, onlarla oturup tatlı tatlı söyleşiyorlardı. Petek odasında kitap okuyordu. İpek torbanın içindekini görmeyi aklına koymuştu. Odadan çıkıp, yavaşça annesinin odasına süzüldü. El çabukluğuyla çevreyi araştırmaya başladı. Dolaptaki torbayı bulunca çok sevindi. Torbanın içinde pembe bir giysi vardı. Kolları yakası ve etekleri dantellerle süslenmiş, üzerine ipek iplikle, mavi mineler işlenmişti.
İpek’in içi kıskançlıkla burkuldu... Hıncından gözleri doldu: uzun süredir, böyle bir giysisi olsun istiyordu. Oysa annesi yine ablasını düşünmüştü: «Her şeyin yenisini ablam giyer. Bana hep onun küçülmüş, solmuş, yıpranmış öteberilerini giydirirler... Onu daha çok seviyorlar,» diye dişlerini sıktı. İçinden yeni giysiyi parçalamak geliyordu. Torbayı elleri titreyerek yerine koydu. İşığı söndürüp odadan çıktı. Konukların yanına gitti. Annesi, hanımlarla ilginç bir sohbete girmişti. İpek’in saçlarını okşayarak:
— Haydi kızım yat artık, dedi.
İpek, içini yakıp kavuran öfke ve kıskançlığı, kimseye belli etmeden dışarıya çıktı. O sırada gözü, masanın üzerinde duran, kırmızı tükenmez kaleme ilişti. Bir an durakladl. Sonra kalemi alıp annesinin odasına girdi. Dolabı açtı. Pembe giysiyi torbadan çıkardı. Üzerine, kırmızı tükenmezle, rastgele çizgiler çizmeye başladı. Kıskançlıktan, ne yaptığını bilmez bir durumdaydı. Öfkesi yatışınca, giysiyi dürüp torbaya koydu.
Yatağına yattığında, içi karmakarışık duygularla doluydu. O gece, sabaha dek korkulu düşler gördü. Pembe giysi canlanıp dile geliyor: «Kıskanç kız, tükenmez kalemle neden boyadın beni? Niçin yaptın bunu?» diye üstüne atılıyor, boynuna dolanıp boğazını sıkıyordu...
Sabahleyin kahvaltıda, annesi ipek’in yüzünü çok solgun gördü. Onu sevgiyle öpüp:
— Biliyor musun İpek bugün senin doğum günün. Altı yaşını bitirip yedi yaşına giriyorsun, dedi. İpek sevinçle ellerini çırptı.
Annesi:
— Hemen şimdi işe koyulup doğum günün için, güzel bir pasta yapacağım. Çabuk giyin, arkadaşlarına haber ver. Öğleden sonra bize gelsinler. Hem eğlenir, hem de güzel bir ikindi kahvaltısı yaparsınız, dedi. Neşe içinde sofradan kalktılar. Anne mutfağa girdi. Petek yatakları düzeltmeye girişti. İpek, komşu çocuklarına sevinçli haberi vermek için sokağa fırladı.
Sofra, pasta ve kurabiyelerle donatılmıştı. Annesi ile ablası, onu sevindirmek için, sabahtan beri koşuşup duruyorlardi. Çocukların gelmesine yakın annesi:
— Haydi İpek, artık giyin, dedi. Bir an İpek’in yüzü bulutlandı. Kırık bir sesle:
— Anneciğim, hangi elbisemi giyeyim? diye sordu. Tam o sırada kapı çalındı. İpek’in arkadaştarı eve doluştular. Hepsi de küçük birer doğum günü armağanı getirmişlerdi. İpek onları coşkuyla karşıladı:
— Buyrun, hoşgeldiniz. Şimdi giyinip gelirim... diyerek odasına koştu. Orada annesiyle karşılaştı:
— N’olursun anneciğim çabuk söyle. Hangi elbisemi giyeyim? diyerek telâşla soyunmaya girişti... Annesi arkasına sakladığı giysi kutusunu gülümseyerek İpek’e uzattı:
— Al yavrum. Bunu senin için aldım. Sürpriz olsun diye dün söylemedim. Pembe ipekten yapılmış, dantellerle süslü, çok güzel bir giysi. Sana çok yakışacak, dedi ve onu öperek giysi torbasını kollarının arasına sıkıştırdı.
— Haydi, çabuk giyin! Arkadaşlarını bekletme, diyerek odadan çıkıp gitti.

Словарь к тексту

aklına koymak - задумать, задаться целью
araştırmak - тщательно обыскивать, перерывать, перетряхивать
armağan - подарок
ayırım yapmak - делать различие, различать
bağrına basmak - прижимать к груди
bekletmek - заставлять ждать
besbelli - совершенно ясно, очевидно
boğaz - горло
boyamak - красить
boyun - шея
bulutlanmak - становиться хмурым
burkulmak - щемить, екать
canlanmak - оживать
coşku - воодушевление
çekilmek - отходить
çıkarmak - вытаскивать
çizgi - линия
çizmek - линовать, рисовать
dantel - кружево
daralmak - сужаться, сжиматься
derin - глубокий, глубоко
dikilmek - устремляться вперед
dokunmak - дотрагиваться, прикасаться
dolanmak - обматываться, обвиваться
dolmak - наполняться
dolu - полный
donatılmak - украшаться
duraklamak - останавливаться на короткое время
duygu - чувство
düreltmek - приводить в порядок, поправлять
düşler görmek - видеть сны
el çabukluğu - расторопность, сноровка, ловкость
el çırpmak - бить, хлопать в ладоши
fırlamak - вылетать
göze ilişmek - попасться на глаза, броситься в глаза
haber vermek - сообщать
hınç - ненависть, злоба
içini yakmak - причинять душевную боль
içten - от души
ipek - шелк
iplik - нитка
ışık - свет
işlenmek - обрабатывать
kapı çalındı - в дверь позвонили
kapkaranlık - полный мрак
karmakarışık - беспорядочный, спутанный, непонятный
kavurmak - жечь, палить
kenirmek - грызть
kesilmek - превращаться, делаться
kırık - разбитый, сломанный
kırılmak - обижаться
kiskanç - завистливый
konuk - гость
korkulu - страшный
kutu - коробка
merak - интерес, любопытство
mine - отделка
okşamak - гладить
öpmek - целовать
öteberi - то и се, всякая всячина
parçalanmak - разбивать на части, разрывать в клочья
pasta - торт
rastgele - кое-как
sabır - терпение
sevindirmek - обрадовать
sevinmek - радоваться
sıkıştırmak - совать, вкладывать
sıkmak - жать
solgun - бледный
solmak - вянуть, блекнуть
soyunmak - раздеваться
söndürmek - гасить
sürpriz - сюрприз
süs - украшение
süslenmek - украшаться
süzülmek - сочиться, просачиваться, проникать
takılmak - (д.п.) застревать, задевать
tırnak - ноготь
titremek - трястись
tükenmez kalem - фломастер
uzatmak - протягивать
üstüne atmak - обвинять кого-либо в чем-либо
yakışmak - (д.п.) подойти, быть к лицу
yaş - слеза
yatışmak - успокаиваться, утихать
yeltenmek - браться за непосильную работу
yıpranmak - рвать
yürek - сердце

Вопросы к тексту

  1. İpek nasıl bir çocuktu?
  2. İpek niçin odanın bir köşesine çekildi?
  3. Annesibabası kızların aralarında ayrım yapıyorlar mıydı?
  4. İpek kaç yaşındaydı?
  5. İpek’in ablası kaçıncı sınıfa geçmişti?
  6. Petek nasıl bir kızdı?
  7. İpek kimin dönmasini bekliyordu?
  8. Annesi paketleri bırakıp İpek’in gözü neye takıldı?
  9. Anne torbayı İpek’in elinden aldı mı?
  10. İpek kime kırılmıştı? Niçin?
  11. İpek ne yapmaya karar verdi?
  12. İpek torbayı buldu mu?
  13. Torbanın içinde ne vardı?
  14. Giyişi nasıldı?
  15. İpek ne duygularıyla odadan çıktı?
  16. İpek’in gözleri neye ilişti?
  17. İpek annesinin odasınad girip ne yaptı?
  18. Ertesi gün kimin doğum günüydü?
  19. Anne İpek’I öpüp ne söyledi?
  20. İpek hangi elbiseyi giymeyi biliyor muydu?
  21. Anne niçin hemen İpek’e kutunu vermedi?
  22. Anne İpek’e nasıl bir hediye verdi?